Page 12 - BİRLİK HABER-SEN BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI
P. 12

Yetkili Konfederasyon

                                                            BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI


                                                YÖNETİCİ SUNUMU

               Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan ve sanayi devriminin ürünü olarak kabul edilen çalışan sınıfının, on
            dokuzuncu yüzyılın sonlarında dayanışma hareketleri ve uluslararası alanda örgütlenmeye başlamaları ile yeni
            hak ve taleplerin ortaya çıkışına şahit olunmuştur. İşçiler kurmuş oldukları sendikalar ile artık yeni bir gücü
            temsil etmekte, ortak hareket etmenin verdiği avantajları kendi çalışma koşulları adına kullanabilmektedirler.
            Ücret artışı ve çalışma koşullarına ilaveten işçilerin yönetimin çeşitli kademelerinde söz sahibi olmak istemeleri
            bugünün modern yöntemlerine kaynaklık etmektedir. İlk yıllarda, bazı işkollarında çalışan işçilerin işyerlerinde
            kurdukları  çeşitli  komitelere  üye  olmaları  ile  başlayan  yönetime  katılma,  yönetim  ile  direkt  bir  ilişkinin
            olmadığı ilk uygulamaları ifade etmektedir. Bu kurullar, genel mahiyette karar alabilen ve bazı konularda fikir
            öne sürmekten ileri gidememiştir. Zamanla işçilerin daha geniş ve üst yönetim mekanizmalarına dâhil olmaları
            ile hızlanan yönetime katılma, karar, icra ve kontrol konularında söz sahibi olmalarını ifade etmektedir .
                                                                                                       1
               Sosyal politika alanında işçilere söz sahibi verilerek onların kararlaştırma safhasındaki yönetime katılmaları,
            dolaylı  bir  şekilde  ekonomide  alınana  kararlarda  var  olmalarına  imkân  sağlamaktadır.  Ayrıca  işletmeyi
            ilgilendiren ekonomik kararların danışma komiteleri aracılığıyla da alınmaları öncelikle o işletmede çalışan
            işçilerin durumları için oldukça önemlidir. Bu sayede işletme içerisinde verimlilik ve yetki alanları yeniden
            dizayn edilmiş ve insan ilişkilerinin daha organik bir hal almasının önü açılmış olmaktadır. Ayrıca, işletme
            içi güven ve diyalog mekanizmaları çoğaltılmış, yıkıcı ve tahrip edici bazı çatışma alanları nispeten ortadan
            kaldırılmış olmaktadır. Her ne kadar yönetime katılma konusunda lehte ve aleyhte görüşler olsa da çalışma
            barışı için çeşitli taleplerin dile getirilerek, hak ve yetkilerin kullanılması sosyal barış ve huzur ortamına hizmet
            etmektedir .
                      2
               Yirminci yüzyılın başları yönetim modelleri ve üretim sistemleri açısından devrim niteliğinde yeniliklere
            sahne olmuştur. Bu dönemde, Taylor, işletmeler için en iyi yönetim şeklinin, ilkeleri, kuralları ve yasaları
            açıkça ortaya konabilen bilimsel yönetim olduğunu deklare ederken, Henry Ford, Taylorizmi hareketli bant
            sistemi ile birleştirerek bir üretim yöntemi devrimi gerçekleştirmiştir. Fakat 1970’lerle birlikte Fordist kitle
            üretiminin varlığını devam ettirebilmesi için gerekli olan standart tüketim kalıpları ve istikrarlı pazarlar, 1973
            tarihinde Bretton Woods sisteminin çökmesi ve terk edilmesi, 1974 Petrol Krizi gibi ekonomik gelişmeler
            karşısında zarar görmüş ve bu dönemden itibaren literatürde neoliberal ekonomi politikaları olarak adlandırılan
            politikalar yükselmeye başlamıştır. Öte yandan, teknolojinin ucuzlaması ve mikro-elektronik teknolojisinin
            gelişmesi küçük firmalara da piyasada büyük firmalarla rekabet edebilme imkânı doğururken, yeni dönemin
            temel ilkesi esneklik olmuştur. Yine bu dönemde, yalın üretim, toplam kalite yönetimi ve insan kaynakları
            yönetimi gibi yönetim modelleri ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır.
               Yeni dönemde esneklik; istihdamın hacim ve biçimlerinde, ürünün niteliğinde, teknoloji kullanımında ve
            örgüt  yapılanmasında  katı  fordist  standartların  esnetilmesi  olarak  uygulamaya  konmuştur.  Esnekleşmenin
            işgücünün  örgütlenmesine  de  olumsuz  yansımaları  olduğu  zaman  içinde  anlaşılırken;  yine  bu  dönemde,
            esnekleşme ile birlikte alt işveren (taşeron) kullanımının başladığı görülmektedir. Maliyetlerin düştüğü, kalite
            ve esnekliğin arttığı en başarılı yönetim modeli olarak bu dönemde Japon üretim sistemleri ve yalın üretim
            ön plana çıkmış, böylelikle çalışanlara daha fazla sorumluluk yüklenerek çalışanlar daha vasıflı, problemlere
            müdahale edebilir hale gelmişlerdir.

               1980’li yıllarda başlayan küreselleşme süreci, klasik endüstri ilişkileri sistemi üzerinde yapısal olarak pek
            çok değişimin gerçekleşmesine neden olmuştur. İşgücü piyasasının yeniden yapılandığı bu dönemde çalışma
            yaşamında esnekleşme ile birlikte yeni çalışma biçimleri ortaya çıkmış, kayıt dışı sektörde ve vasıfsız işlerde
            kadın ve çocuk istihdamının yaygınlaştığına şahit olunmuştur. Öte yandan yeni üretim ve yönetim tekniklerinin

            1   Milli Prodüktivite Merkezi, İşçinin Yönetime Katılması, Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, 1970, s:8-9
            2   A.e. s:11-16.





                                                                                                              11
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17