YÜZ BİNLER “MISIR İÇİN DİRENİŞ İNSANLIK İÇİN DİRİLİŞ” MİTİNGİNDE BULUŞTU

01.08.2015 20:31

YÜZ BİNLER “MISIR İÇİN DİRENİŞ İNSANLIK İÇİN DİRİLİŞ” MİTİNGİNDE BULUŞTU

24.08.2013 Tarihin'de Saat: 16:00'da Memur-Sen, Hak-İş, Mazlum-Der ve Anadolu Gençlik Derneği’nin oluşturduğu “Mazlum Mısır Halkı İle Dayanışma Platformu”nun düzenlediği “Mısır İçin Direniş İnsanlık İçin Diriliş” mitinginde; yüz binlerce insan Mısır’da, Suriye’de ve dünyanın pek çok yerinde Müslümanlara yönelik yapılan zulümlere dur demek için Ankara Sıhhiye Meydanı’nda buluştular. 

 

 

 

Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Şinasi Gülcüoğlu'nun da katıldığı Mısır için direniş Mitinginde Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Sendikaların Yöneticileri ile Mısırda yapılan zulüme karşı Sıhhiye meydanında onları yalnız bırakmadıklarını sembolize eden Rabia işaretleri ile Mısır halkının yanında olduklarını ifade ettiler.


 

 

Birlik Haber-Sen Genel Başkanımız Şinasi Gülcüoğlunun yaptığı Basın açıklamasında Mısır’da sadece demokrasi değil, insanlık hedef alınmıştır, demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmuş, ardından insanlık can çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, askerini, polisini, ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi, meydanlarda adaleti beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını katletmesi ‘içişleridir’ diyerek asla görmezden gelinemez. Bu katliamları işleyenler kadar buna sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur. Dünyanın gözü önünde binlerce masum insan ölürken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken bunu görmezden gelmek, doğrudan doğruya bu cinayetlere ortaklık etmektir.”

 

 

Mitingde konuşma yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, , "Zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olduğunu haykırmak için Sıhhıye Meydanı'nı dolduran yüz binlere selam olsun. Kararlı direnişleriyle demokrasinin ve insan onurunun yeni sembolü Mısırlı kardeşlerimize selam olsun. İmani ferasetin, insani cesaretin, demokratik basiretin merkezi Adeviyye Meydanı'na selam olsun. Darbecilere direnen, darbecilerin mermileriyle ya rükuda ya secdede namaz kılarken şehit edilen binlerce kardeşimize selam olsun. Kahire'den, Şam'a, Kaşgar'dan, Gazze'ye, Mali'den, Arakan'a bütün Dünya mazlumlarına selam olsun" dedi.

 

 

 

Mısır'da, Suriye'de insanların katledildiği ve insanlığın yok edildiği için Sıhhiye'de olduklarını belirten Güdoğdu, şöyle konuştu:

 

"Katil Sisi ve Cani Esed'i lanetlemek, Doğu Türkistan'da Çin zulmünde ezilenlere destek, cunta rejiminin katliam uyguladığı Arakan halkına sahip çıkmak, Siyonist İsrail'in soykırım uyguladığı Filistin halkının yanında olmak, dünya üzerindeki tüm zalimleri protesto etmek için buradayız. Bedenen farklı illerde, farklı ülkelerde olsak da ruhen ve kalben biriz, beraberiz, birlikteyiz, hep birlikte ses vereceğiz, zulmü hep birlikte bitirmek için buradayız. Yazıklar olsun zalime, zulmü alkışlayana ve bu kızıl kıyametten medet umanlara. Hep birlikte Mısır için direniş, insanlık için diriliş diyeceğiz, aklımızla yol alacağız, gönüllerimizle, mazlum dayanışmasına köprü olacağız.”

 

Gündoğdu, çözümün, İslam ülkelerinin bilimde, eğitimde, ekonomide, siyasette, kültürde, dış politikada ortaklaşması, ortak çalışması, paydaş olması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:

 

“Bugün Sıhhiyeden verdiğiniz ses, hep birlikte üflediğiniz nefes, dünyanın mazlumlar tarafından yeniden inşasını haykırıyor. Bu haykırış, Mısır'da demokrasidir, Suriye'de özgürlüktür, Filistin'de ve Doğu Türkistan'da bağımsızlıktır ve bütün dünya mazlumları için yeniden hayata dönüştür. Bu eylemler, şafağın sökmesidir, günün ışımasıdır, aydınlık geleceğin habercisidir. Allah yar ve yardımcımız olsun."

 

Mazlum Mısır Halkı ile Dayanışma Platformu adına hazırlanan ortak bildiriyi Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaytan, okudu. Bildiri Arapça ve İngilizceye çevrilerek Mısır’da ve Suriye’de yaşanan zulmün uluslararası kanallar üzerinden dünya kamuoyuna duyuruldu.

 

Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaytan’ın okuduğu bildiride Mısır'daki katliamın sadece Mısırlı cunta yönetiminin değil, buna destek veren bütün zalimlerin alnında kara bir leke olduğunu belirterek, "Mazlum ve masum insanların hukuki, meşru ve barışçıl taleplerine silahlarla, baskılarla, zindanlarla cevap veren bir yönetim, demokrasiyi ayaklar altına almasının da ötesinde büyük bir insanlık suçu işliyor.Firavun'lar çağının binlerce yıl önce kapandığını düşünenler yanılıyor. Mısır'da çağdaş firavunlar kendi insanına her türlü zulmü uyguluyor. Çocuk, kadın, yaşlı, masum demeden insanları katlediyor" şeklinde konuştu.

 

Mısır'da serbest bir seçimle iş başına gelmiş Cumhurbaşkanı Mursi'nin darbeyle indirilip tutuklanması üzerine milyonlarca Mısır vatandaşının meşru protesto gösterilerine başladığını hatırlatın Kaytan, “Bu barışçıl gösterilere darbe yönetimi tarafından, hukuk ve insanlık dışı yöntemlerle müdahale edilerek binlerce masum insanın katledilmesi, 21'inci yüzyılın en büyük ayıplarından biri olarak tarihe geçmiştir. Mısır'daki katliam sadece Mısır'daki yöneticilerin değil, ona destek veren bütün zalimlerin alnında bir kara lekedir artık. Masum insanların hukuki isteklerine silahlarla, baskılarla, zindanlarla cevap veren bir yönetim demokrasiyi ayaklar altına almasının da ötesinde büyük bin insanlık suçu işliyor. Mısır'da çağdaş firavunlar kendi insanına her türlü zulmü uyguluyor. Çocuk yaşlı demeden insanları katlediyor. Canlı yayında keskin nişancıların insanları sırtlarından vurduğunu, tankların insanları ezdiğini, çocuklu kadınların yerlerde sürüklendiğini ve insanların katledildiğini izliyoruz. İçimiz acıyor. Öfkemiz kabarıyor. Bütün insanlık dışı felaketin sorumluları Mısır'da ki Cunta yönetiminin olduğu kadar buna sessiz kalan küresel güçler onların işbirlikçileridir. BM, ABD, AB, İsrail ve darbeye destek veren ülkelerin tutumunu nefretle kınıyoruz.

 

20'inci yüzyılda uygar dünya masallarıyla insanlığı kandıranların bu yalanı tekrar etmeleri artık mümkün değildir. Zulüm, baskı ve ızdırap sadece Mısır'da değil, Suriye'de Arakan'da Irak'ta Filistin'de ve İslam coğrafyasının her yerinde katliamlar, baskılar ve sonuç olarak sürgünler devam etmektedir Bütün bu sıkıntılı süreçler emperyalist güçler tarafından yönetilmektedir. Mazlum Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu olarak tepkimizi ortaya koymak için bir araya geldik. Mazlumların haklarını da gasp edenler, canlarına kıyanlar asla başaramayacaklar. Bu alçakça darbe ve katliamlar vicdanlara mahkum edilecektir. Bundan sonra düşen görev Mısır halkının özgürleştirilmesi ve insanlık katillerinin hukuk önüne çıkarılmasıdır. Mısır'da ki cunta yönetimine bir kez daha sesleniyoruz. Bugün katlettiğiniz insanlar tarihi yeniden yazacak. İnsanlık sizden çok acı bir hesap soracaktır. Zulmünüze ne Allah affedecek ne de tarih affedecek. Mazlum Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu olarak Mısır'da şehit düşenlere Allah'tan rahmet yaralılara şifa diliyoruz. Onları asla unutmayacağız. Selam olsun temel insan hakları mücadelesi verenlere, selam olsun Mısır'a Gazze'ye Suriye'ye.”

 

Mitingde ayrıca Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Aslan, Mazlum-Der Genel BaşkanıAhmet Faruk Ünsal ve Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı Salih Turhan’da birer konuşma yaparak Mısır’da, Suriye’de ve dünyanın birçok yerinde yaşanan zulümleri protesto ettiler.

 

Genel Başkan Gündoğdu’nun konuşma metninin tamamı şöyle:

Zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olduğunu haykırmak için Sıhhıye Meydanı’nı dolduran yüz binlere selam olsun.

Kararlı direnişleriyle demokrasinin ve insan onurunun yeni sembolü Mısırlı kardeşlerimize selam olsun.

İmani ferasetin, insani cesaretin, demokratik basiretin merkezi Adeviyye Meydanı’na selam olsun.

Darbecilere direnen, darbecilerin mermileriyle ya rükuda ya secdede namaz kılarken şehit edilen binlerce kardeşimize selam olsun.

Kahire’den, Şam’a, Kaşgar’dan, Gazze’ye, Mali’den, Arakan’a bütün Dünya mazlumlarına selam olsun.

Rahman ve Rahim olan ALLAH, bütün mazlumları korusun ve bütün zalimleri kahretsin.

 

Mazlumun dostu, zalimin düşmanı değerli kardeşlerim,

 

Mısır’da, Suriye’de insanlar katlediliyor, insanlık yok ediliyor, demokrasi, insan hakları ve insan onuru çiğneniyor, seyirci kalmayacağız, sessiz durmayacağız, bu yüzden Sıhhiye’deyiz.

 

21. Yüzyılın bu büyük kıyımına karşı sesimizi çıkarmak, her türlü baskıya karşı insanlık onuruna sahip çıkmak, mazlumların sesini haykırmak, zulme dur demek ve zalime haddini bildirmek için buradayız.

 

Mısır’da halk iradesine karşı yapılan darbeyi ve darbecileri, katliamlara seyirci kalanları, destek olanları kınamak için buradayız.

 

Katil Sisi ve Cani Esed’i lanetlemek, Doğu Türkistan’da Çin zulmünde ezilenlere destek, cunta rejiminin katliam uyguladığı Arakan halkına sahip çıkmak, Siyonist İsrail’in soykırım uyguladığı Filistin halkının yanında olmak, dünya üzerindeki tüm zalimleri protesto etmek için buradayız.

Yaşanan zulümlere, gerçekleşen katliamlara, soykırımlara, darbelere, darbecilere, tetikçilere öfkemizi haykırmak, hakkı savunmak, batılı bitirmek için kıyamdayız.

Dardayız, zordayız diyenlere, “Yanınızdayız”, “Sizdeniz”, “Sizinleyiz” demek için buradayız.

Bedenen farklı illerde, farklı ülkelerde olsak da ruhen ve kalben biriz, beraberiz, birlikteyiz,  hep birlikte ses vereceğiz, zulmü hep birlikte bitirmek için buradayız.

Değerli kardeşlerim,

 Mısır’da, Suriye’de yaşanan vahşete, akıtılan kanlara, yitip giden canlara sırtını dönenler, gözlerini kapayanlar var.

 BM ya susuyor ya da konuştuğu işe yaramıyor. Bu yapısıyla da ancak, Kirleşmiş Milletler olarak iş görüyor.

 AB seyrediyor ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor, ABD darbe diyemiyor ve menfaatim nerede diye bakıyor.

 Bütün bunlar yetmezmiş gibi kimi Körfez ülkeleri vahşete para desteği veriyor. Kimi Körfez ülkeleri de demokrasi kabusu görmemek için darbecileri kutsuyor.

 Siyonist İsrail, Müslüman kanının akmasından zevk duyuyor, darbecilere askeri istihbarat dahil her türlü desteği sağlıyor, bütün bu ülkeler, 21. yüzyılın Firavunu Sisi’yi destekliyor.

 Ey darbe destekçileri, ey zalim şakşakçıları, ey mazlum avcıları sizden medet ummuyoruz, sizde insanlık ve haysiyet olmadığını biliyoruz.

 Müslüman coğrafyada bu zulmü ve vahşeti, imani idrakin ve Muhammedi kardeşliğin bitireceğine inanıyoruz. Medet ALLAH diyoruz. Yardım ALLAH’tandır diyoruz.

 Ey 21. Yüzyılın Firavunu Sisi, ey 21. Yüzyılın Kabili Esed biliyoruz ki; tetikçisiniz, kuklasınız, gaddarsınız, masum ve mazlumlara zulmeden birer zavallısınız.

 Mutlaka ama mutlaka yıkılacaksınız, zulümle abad olunamayacağını anlayacaksınız.

 

Çünkü, mazlumun arkasında; Sıhhiye var, Ankara var, Kuyuya atılan kardeşi Yusuf’a el uzatan Türkiye var. Bütün mazlumların duası var ve duaları kabul eden ALLAH var.

 

Değerli kardeşlerim

Allah-u Teala Nisa suresinde şöyle buyuruyor; “Kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. ... 

Rasulullah (S.A.S) de; “Allah-u Teala katında bütün dünyanın yok olması, haksız yere dökülen kandan daha önemsizdir” buyuruyor. 

Kimyasal silahla binlerce sabiyi öldüren Cani Esed; iktidar uğuruna katlettiğin 100 bin insanın hesabını vereceksin.

Baltacılarıyla, keskin nişancılarıyla masum bedenlere ölüm yağdıran Katil Sisi; tetikçiliğini ve kuklalığını ispat adına şehit ettiğin 15 bin masum için hesaba çekileceksin.

Yolunuz da sonunuz da belli, hesap vereceksiniz, biliyor ve inanıyoruz ki; Allah’ın gazabı ve ebediyyen kalacağınız Cehennem azabı sizedir.

Gazapta yalnız olmayacaksınız, hangi sebeple olursa olsun masum insanların kanına giren, destek olan ve göz yuman herkes mel’undur.

Yazıklar olsun zâlime, zulmü alkışlayana ve bu kızıl kıyâmetten medet umanlara. 

“Mısırda ordu demokrasiyi inşa ediyor” diyenler, binlerce masumun katledilişini seyredenler, Sisiyle, Esed’le birlikte gazaba uğrayacaksınız.  

Bediüzzaman’ın sözüyle haykırıyorum. Gelin hep birlikte haykıralım;

“Zalimler için yaşasın Cehennem, Zalimler için yaşasın Cehennem”

 

Değerli Kardeşlerim;

 

Zalimler bu dünyada da cezasız kalmamalı. Sivil halka karşı silah kullanan, katliam uygulayıp masum insanların üzerine ölüm kusan insanlıktan çıkmıştır, insanlık suçu işlemiştir.  Evrensel hukuk, uluslararası sözleşmeler insanlığa karşı suçun cezasını ortaya koyuyor. 

Darbeci Sisi, kan emici Esed, Filistine kan ihraç eden İsrail’li katiller, Arakanlı Müslümanlara soykırım uygulayan cuntacılar, Doğu Türkistanlı kardeşlerimize zulm edenler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde sanık sandalyesine oturtulmalı, insanlık adına yargılanmalı ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdırlar.  

Uluslararası mahkemeler yargılamasa da, uluslararası kuruluşlar sussa da 21. Yüzyılın canilerine, katillerine, gaddarlarına kurtuluş yok, kaçış yok.

Sezai Karakoç’un söyleyişiyle;  

 

Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.

 

Halbuki biz sussak, tarih susmayacak.

 

Tarih sussa, hakikat susmayacak.

 

Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak.

 

Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar.

 

Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.

 

Tarihin azabından kurtulsalar, Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar.”İNŞAALLAH.

 

Değerli kardeşlerim

Herkes duysun ve bilsin ki; Mısır’ın mazlum halkı, Adeviyye Meydanında silaha sarılmadan, fitneye bulaşmadan, inanarak ve rabbine sığınarak dünyadaki zulmü sona erdirecek, İslam coğrafyasında hakkın galip gelmesini, batılın sona ermesini sağlayacak idrake hayat veriyor. İnsanlık için yeni bir çığır açıyor.

İşte bu yüzden diyoruz ki; Mısır halkı başta olmak üzere “mazlumlar ya kazanacak ya kazanacak.”

Kendi elleriyle yaptıkları putu acıkınca yiyen Cahiliye toplumu gibi, kendilerini demokrasinin beşiği olarak gören ABD ve AB, akan Müslüman kanı olunca, putlaştırdıkları demokrasiyi yemekten geri durmuyorlar.

Biz, insanı eşrefi mahlukat olarak gören, insana hizmeti ibadet bilen bir medeniyetin mensuplarıyız. Onun için uyanık olmalıyız ve oynanan oyunu bozmalıyız.

 

Değerli kardeşlerim,

Aslında bir medeniyet kavgası yaşanıyor. Bizim medeniyetimiz, insan medeniyetidir. Bizim medeniyetimiz ırkı, dini, dili ve cinsiyeti ne olursa olsun bir insanın ölümünü kainatın ölümü, bir insanın kurtuluşunu kainatın kurtuluşu olarak görüyor. Batı medeniyetiyse, menfaati için öldürmeyi, öldürenlere sponsor olmayı, siyonizmin emrinde olmayı geçim kaynağı olarak görüyor. Bizim medeniyetimiz vahdet, Batı medeniyeti vahşet çağrısı yapar. Yaşananlar, vahdet medeniyeti ile vahşet medeniyetinin mücadelesidir. Yaşatma ve öldürme mücadelesidir.

 

Çok değerli Memur-Sen’li, Hak-İş’li, Mazlum-Der’li, Anadolu Gençlik’li kardeşlerim, mazluma destek vermek için Alperence yol kat eden dostlarım; küresel darbecilerle, küresel çetelerle, küresel vampirlerle hep birlikte mücadele edeceğiz.  

 

Küresel oyunları, küresel senaryoları, küresel tuzakları hep birlikte bozacağız.   Hep birlikte Mısır için direniş, insanlık için diriliş diyeceğiz, aklımızla yol alacağız, gönüllerimizle, mazlum dayanışmasına köprü olacağız.

 

Umutsuz değiliz, biliyoruz ki; sorunlar çözümsüz değildir. Allah’tan ümit kesilmez. İnanıyorsanız, üstünsünüz. İnanıyoruz ki; çözümler imkansız değildir. Darbeye son vermenin, darbecileri tarihin çöp sepetine göndermenin, zulme son demenin, zalimin hükmünü bitirmenin,  tarihten silmenin sayısız yolu, sayısız yöntemi var.  

 

Yeter ki aklımızı kullanalım, yeter ki uyanık olalım, yeter ki ilim ve adaletle yol alalım, yeter ki hakta buluşalım, hakça bölüşelim, hak yolda birleşelim.

 

Yaşadığımız bütün sorunların çözümü tevhiddir, birliktir, çözüm evrensel ahlakı kuşananların birlikteliğindedir, çözüm İslam Birliği’dir, çözüm Müslümanların kardeşliğidir, çözüm ümmetin dayanışmasıdır, çözüm haksızlığa birlikte karşı çıkmaktır.

Çözüm, İslam ülkelerinin bilimde, eğitimde, ekonomide, siyasette, kültürde, dış politikada ortaklaşması, ortak çalışması, paydaş olmasıdır.

Çözüm farklı din, inanç, kültürlerden de olsa insana ve insan haklarına önem verenlerle paydaşlıktır.

 

Değerli kardeşlerim,

Bugün Sıhhiyeden verdiğiniz ses, hep birlikte üflediğiniz nefes, dünyanın mazlumlar tarafından yeniden inşasını haykırıyor.

Bu haykırış; Mısırda demokrasidir, Suriye’de özgürlüktür, Filistin’de ve Doğu Türkistan’da bağımsızlıktır ve bütün dünya mazlumları için yeniden hayata dönüştür.

Sıhhiyeden yükselen sesimiz; Mısır, Suriye, Arakan, Filistin ve Türkistan için direniş bütün insanlık için yeni bir diriliştir.

Bütün masumların özgür geleceğidir. Dünyada yeni bir özgürlük ve adalet hareketinin doğuşudur. Yeni bir dünyanın kuruluşudur. Müslümanların ilim ve adaletle yeniden dünya sahnesine çıkışıdır. Adalet, özgürlük ve merhametin yeryüzüne hakim olmasının işaretidir.

 

Buradan yükselen ses; Batının tüm sahte değerlerinin yıkılışıdır. Tüm İslam aleminin uyanışıdır. Çocuklarımız için yeni bir dünyanın kurulmasına adanıştır. Zulümden bunalmış insanlığa, yeni bir soluk, yeni bir umut ve yeni bir ışıktır. Gözyaşlarını, hüzünleri, hıçkırıkları bitirecek insani asalettir. Çürümüş Batı değerleri yerine herkes için adalettir. 

 

Sıhhiyedeki varlığımız: Elif gibi dik duruşun, vav gibi mütevazı oluşun, Esma gibi şehadetle var oluşun simgesidir. 

 

Sıhhiye Meydanındaki haykırışımız: Katliamları yapan ve destekleyenlerin, Kapitalistlerin, Siyonistlerin ve Emperyalistlerin sonu olacaktır İNŞAALLAH.

 

Değerli Kardeşlerim

Karanlığın en koyu anı, aydınlığın en yakın olduğu andır.

Bu eylemler,  şafağın sökmesidir, günün ışımasıdır, aydınlık geleceğin habercisidir.

Haksızlık karşısında sesimiz, hak için direnişimiz, hakkı üstün tutan dirilişimiz bütün dünyada yankılanacaktır.

Vahdet medeniyetinin müntesipleri olarak Sıhhiye meydanında bizi yalnız bırakmayan, sesimizi artıran, sözümüze kıymet katan siz değerli kardeşlerime bütün dünya mazlumları adına teşekkür ediyorum ve diyorum ki; Ey insandaki insan, ey gençteki genç, sen gelmediğim için dinazorlar, darbeciler geldi. Sen geldiğinde yeryüzünde adalet ve barış hakim olacaktır. 

 

 

ALLAH, yar ve yardımcımız olsun.